EBRU ALTAN: Yakışıklı Aşkımın güzel sohbetine başlıyoruz.
ADNAN OKTAR: Evet, hadi bakalım program başlasın.
DİDEM ÜRER: Başlayalım Hocam. Ben haberlerle başlayayım isterseniz.
ADNAN OKTAR: Evet, buyurun.
DİDEM ÜRER: Hocam Angola’da, Angola Hükümeti ülkede İslam’ı resmi olarak yasakladı ve ülkedeki camileri yıkmaya başladı. İslam’ı bir Din olarak değil, bir kült olarak gördüklerini belirten (İslam’ı tenzih ederim) Afrika Devletleri’nden Angola yönetimi, İslam’la ilgili olan her şeyi ülkelerinde yasaklayacaklarını duyurdu.
ADNAN OKTAR: Onlar İslam’ı yasaklamıyor, bağnazlığı yasaklıyorlar. İslam ayrı çünkü. Bağnazların marifetlerinden bir tanesi işte. Hem kendilerini yakıyorlar, hem inananları yakıyorlar, hem Müslümanların başını belaya sokuyorlar, hem İslamofobi’nin gelişmesine sebep oluyorlar. Yani tam manasıyla baş belası oldu bağnazlar. Kendini de öldürtüyor. Müslümanları öldürtüyor yani çekinmiyor. “Ölmek istiyorum” diyor, hayatı kalitesiz, tipi kalitesiz, kıyafeti kalitesiz, yemesi içmesi kalitesiz, her şeyi kalitesiz. Kuran’ın dışında her şeyi anlatıyor. Hurafe kafasıyla yaklaşıyor. Adamları bak ne çizgiye getirmişler. Angolalılar’ın yapacağı asıl bağnazlığı yasaklamaları lazım. Onlarda da tabii İslam’la bağnazlığı ayırt edecek adam olmadığı için, külliyen yasaklama yoluna gitmişler, gördüğüm kadarıyla. Bu yayılabilir de. Yani Avrupa’da da yayılabilir, bir süre sonra. Asya’da, Çin’de birçok yerde de yayılabilir bu kafa, bu mantık. Bağnazlık deccaliyetin bir koludur, Darwinizm, materyalizm bir kolu, bağnazlık bir kolu. Yani iki dişlidir deccaliyet ama en şiddetli kolu bağnazlık. Orada kim bilir ne rezillikler çıkardılar ki, adamları bu çizgiye getirdiler. Halbuki sevgiyle, şefkatle, merhametle, dostlukla, kaliteyle, klaslıkla ortaya çıkmış olsalar, hayran olur insanlar. Ama pislik, rezillik, kavgacılık, bağırtı, çağırtı, küfür, iftira, nefret, münasebetsizlik. “Nedir bu?” diyoruz, “Müslümanlık” diyor. İşte Mehdiyet’in ihtiyaç olmasının en büyük nedenlerinden bir tanesi de bu, şu an, ahir zamanda.
Didem Hocam dinliyorum.
DİDEM ÜRER: Angola Hükümeti’nin Devlet Başkanı’nın bu haberi yalanladığına dair bir haber çıkmış şimdi. Detayına bakıyorlar, doğruysa bildirecekler, inşaAllah.
ADNAN OKTAR: İşte genel nefretlerini ifade eden bir konuşma. Adamların başı bu bağnazlarla belada, İslam’a karşıyız diyemiyor adam, çünkü İslam güzel. Ne desin adam onlara? İsim de koyamıyor. Baş belası oluyorlar.
Didem Hocam dinliyorum.
DİDEM ÜRER: Hocam, Suriye İnsan Hakları Örgütü; “Suriye’de olayların başladığı 2011 yılından bu yana on bin sekiz yüz elli üç kadının hayatını kaybettiğini, bunların yedi bin beş yüzünün de cinsel şiddete maruz kaldığını” bildirdi.
ADNAN OKTAR: Adam diyor ki “Müslümanlara bir saldırı yok, bir şey yok” diyor “ahir zamanda da değiliz, son derece rahat, güzel yaşıyoruz” diyor. “Doğru söylüyorsun” diyor. Sokağa çıkamayacak hale gelmişsin, dünyanın birçok yerinde, mahvediliyorsun, öldürülüyorsun, kadınların, kızların ırzına geçiliyor, rezil, rüsva oluyor Müslümanlar, görmüyor musun ne olduğunu? “Yok, görmüyorum” diyor. İttihad-ı İslam’a gerek yok dedirtiyorlar. Kardeşim İttihad-ı İslam olmayınca mahvediyorlar Müslümanları, başka çözüm yok. Parça parça ayırmışlar, lokma lokma yutuyorlar. Birleşirsen, yutamaz. Çünkü bir güç oluşmuş oluyor. Ama parça parça olduğunda, lokma lokma adamın ağzına sunduğunda yutuyor. Ve ne mahsuru var? Avrupa Birliği oluyor da, komünistler birleşiyor da, başka ülkeler birleşiyor, İslam âlemi niçin birleşmesin, ne mahsuru var? Yani şu mahsuru var desinler, bir anlayayım. Ve mahsuru olsa ne olur ayrıca. Kuran’da Allah emrediyor. Dünyevi mahsurlar olabilir, o bizi ilgilendirmez, Allah’ın emri. Allah mahsurlu olan, olmayacak bir şeyi söylemez. Allah diyorsa olacaktır, yolu açıktır, zaten kolaylıkla meydana gelecek bir şeydir. Bizim istemediğimiz durumda Allah engeller, Allah esirgesin. Ama biz istiyoruz, istemeyenleri de iknaya çalışıyoruz.
Evet.
DİDEM ÜRER: Eski Refah Partisi Milletvekili Haşim Haşimi, Başbakan’la Barzani’nin Diyarbakır’da görüşmesini kastederek, “Diyarbakır buluşması, devletin korkularla yönetilme dönemini bitirdi. Devletteki zihinsel dönüşüm, topluma da yansıdı. Kürtlerle, Türkler arasındaki büyük ittifak başarıya ulaşırsa Ortadoğu’nun kaderi değişir” dedi.
ADNAN OKTAR: İşin doğrusu yani, tamam biz Kürt kardeşlerimizle zaten beraberiz ama bu bir güç oluşturmuyor. Eskiden beri beraberi zaten, Türkiye’nin bir gücü olmuyor bununla. Türkiye, Mısır’la birleşirse, Suriye’yle, Ürdün’le, İran’la, Pakistan’la, Afganistan’la, Fas, Tunus, Cezayir’le, Libya’yla bunlarla birleşirse ve Ermenistan’ı da, İsrail’i