DİDEM ÜRER: Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, resmi dilin Türkçe kalacağını belirten güzel bir konuşma yaptı; “Türkçe, Arapça, Kürtçe, Gürcüce bunların hepsi bizim inancımız açısından mübarektir. Niçin? Çünkü hepsini Allah yaratmıştır. Allah’ın yarattığı tüm diller, Allah’ın ayetleridir. Bir dilin yasaklanması demek, Allah’ın yarattığı bir ayetinin ortadan kaldırılması teşebbüsüdür.”
ADNAN OKTAR: Bak ne güzel konuşmuş, maşaAllah. Bu Ak Partili bakanlar, mesela ben bu muhteremin böyle dindar olduğunu bilmiyordum. Güzel, dindarsanız belli edin. Biz tanımıyoruz sizi, bilmiyoruz. Konuşunca anlıyoruz. Nereden bilelim? Ben mesela muhterem bakanımızın böyle dindar olduğunu bilmiyordum. Ne kadar güzel konuşmuş. “Allah’ın ayeti” diyor değil mi diller için?
DİDEM ÜRER: Evet.
ADNAN OKTAR: Çok doğru güzel konuşmuş.
DİDEM ÜRER: “Ama bu büyük coğrafyada Türkçe hepimizin ortak iletişim dili”
ADNAN OKTAR: Bak bu da çok şahane. “Ortak iletişim dili” çok güzel. Burada bir büyüklük hissi yok. Zamanında Türkçe hakim olmuş Türkiye’ye. Herkes Türkçe biliyor, gayet pratik ve kolay, rahat. Bak söylüyorum mesela İngilizce de olabilirdi. Bazı ülkeler oluyor dün, evvelsi günde söyledim, resmi dil İngilizce. Adamların alakası yok kendi dilleriyle. Ama İngilizce iletişim dili. İletişim dili Türkçe. Doktora gidersin, eczaneye gidersin, mahkemeye gidersin, lokantaya gidersin, otele gidersin, turistik geziye gidersin. Arabayla bir yere gidersin nasıl konuşacaksın? Kürtçe mi konuşalım, Lazca mı konuşalım? MaşaAllah.
AYLİN ATMACA: Hocam, Nijerya’da mesela bin tane falan kabilenin ayrı dilleri var ama ortak dil İngilizce.
ADNAN OKTAR: İşte bu kadar. İletişim dili. Çok güzel, evet.
DİDEM ÜRER: “Dolayısıyla bu bizim iletişimimiz, aramızdaki kaynaşmanın sağlanması açısından çok büyük bir zenginliktir” dedi.
ADNAN OKTAR: MaşaAllah, iyi, güzel. Tayyip Hocam’a millet sahip çıksın. Bakın böyle delikanlılık yapan Cumhuriyet tarihinde kimse çıkmadı. Cesareti şahane. Ama tabii siyasetçidir, siyasi partiler hakkında görüşlerini belirtecek. Bu siyaset anlayışı, klasik siyasette, diğer partileri ekarte etmek üzerine kurulu oluyor sistem. Yani muazzam birer rekabet ve bir mücadele sistemi var. Yani gidip bir başka partiyi övemez. İlla ki, yermesi gerekiyor. Ama bizde öyle bir olay olmadığı için, mesela hakkı neyse onu söylüyoruz. Mesela ben MHP’nin doğru olan yönlerini açıkça söylüyorum. Ama bunu Ak Parti söyleyemez. MHP de söyleyemez. Yani Ak Parti’nin doğru yönünü söyleyemez. CHP de söyleyemez. O zaman adam gider CHP’ye oy verir. Kimi överse o parti, mesela CHP gidip Ak Parti’yi överse, adam gider, oyunu ona verir. Onun için, her halükarda aleyhinde konuşması gerekiyor diye düşünüyorlar. Ama biz partili olmadığımız için, siyaset dışı olduğumuz için, haklı olanın hakkını teslim ediyoruz.
Didem Hocam dinliyorum.
DİDEM ÜRER: Sayın Ömer Çelik, konuşmasına şöyle devam etti; “Bu sürecin sonucunda ne vereceksiniz? şeklinde sorular soruluyor. İşte görüyorsunuz verilen bir şey yok. Devlet dimdik ayakta duruyor. Ak Parti’nin gündeminde özerklik, federasyon ya da bu tip kavramların hiçbirinin yeri yok. Türkiye’de federasyon olmamasından, özerklik olmamasından kaynaklanan bir sorun yoktur. Başka ülkelerinin kuruluşundaki modeller alınarak Türkiye’ye uygulanması, hiçbir zaman sağlıklı sonuçlar vermez” dedi.
ADNAN OKTAR: Bu da güzel, pratik bir açıklama. Ne oldu şu ana kadar? Hakikaten terör yok, anarşi yok.” Ne oldu? ” diyor. Hiçbir şey olduğu yok, güzel. Ama tabii endişe normal. Çünkü o rehavet yakışmaz. Çok anormal bir şey olur rehavet. Tabii ki teyakkuz da olacağız. Ama hakikaten şaşırdık, adamlar yani “terörden vazgeçtik” dediler. Durduk yere. Hani insan mecburen şaşırır böyle bir şeye, değil mi? Ama Ömer Hocam’a da helal olsun, iyi, güzel konuşmuş.