ADNAN OKTAR: MHP’nin varlığını Allah yaratıyor. MHP faydasız olsa Allah yaratmaz. İlla ki bir hayırla yaratılıyor. Ve milletin hakikaten epey bir bölümünde, bir tedirginlik var. O tedirginliğe “biz buradayız” diyor “vatanın sahipleri olarak, milletin sahipleri olarak, diri ve güçlü olarak buradayız” diyor. Bunda bir şey yok. Millete bir ferahlıktır bu. Çünkü bir toz duman anlaşılamıyor ki, ne olacağını bilmiyoruz. Eğer Türkiye iyiye-güzele giderse, İttihad-ı İslam’a doğru giderse, MHP’nin zaten çizgisi ne; İttihad-ı İslam’ı istiyor MHP zaten, Türk İslam birliğini istiyor. MHP’nin dediği olmuş olur o zaman. MHP’nin dediği olunca parti mi kapanır? MHP zaten iktidar olma meraklısı değil ki, hizmet meraklısıdır, hizmet hırsındadır. MHP bir partiden ziyade, bir fikir ocağıdır, bir ülkü ocağıdır, bir milli ruhtur. Zaman zaman iktidardan gittiği de oldu MHP’nin; ama hep aktifti. Dolayısıyla İttihad-ı İslam olduktan sonra MHP “ben sürekli iktidar olacağım” demez. İttihad-ı İslam olduysa, Türk-İslam Birliği oluştuysa MHP’nin amacı da oluşmuştur. Oluşmadığında, MHP sürekli ayakta duracaktır, durur, inşaAllah. Bir de Devlet Bahçeli özellikle çok aklı başında makul bir insan. MHP, kontrollü makul bir yapının oluşması için, elinden gelen gayreti gösteriyor. Yatıştırıcı, derkli toplu tutan bir tavrı var. Dolayısıyla Alperen ocaklarının varlığı önemlidir, Ülkü ocaklarının varlığı önemlidir. Büyük Birlik Partisi’nin varlığı önemlidir, Saadet Partisinin varlığı önemlidir, MHP’nin varlığı önemlidir. İttihad-ı İslam olup, Türk-İslam Birliği olunca Saadet Partisi’ne gerek kalmaz ki zaten. MHP’ye de gerek kalmaz. Büyük Birlik Partisi’ne de gerek kalmaz. Zaten onların ülküsü, ideali oluşmuş oluyor. Amacı oluştuktan sonra; partiyi onun için kurmuşlar zaten, bu amaca ulaşmak için. Amaç oluştuktan sora zaten sütliman ortalık. Gayet güzel. Hiç kimsenin, bu patilerde bir siyasi hırsı yoktur. Ne MHP’de, ne Büyük Birlik Partisi’nde, ne Saadet Partisi’nde. Bunlar hep ahlak, fikir, ülkü ocaklarıdır, ideal ocaklarıdır. Tasavvuf yuvalarıdır, tasavvuf okullarıdır, mânâ okuludur. Dolayısıyla hırs insanları değiller. Vatan için, Allah için canını veren insanlar. Erbakan Hocam, son anına kadar canım benim, o kadar ağır ki, artık koma haline gelmiş, taş getirtmiş, ona elini sürüp namazını kılıyor imayla. Bak hala tebliğ yapıyor, son anına kadar tebliğ yaptı Erbakan Hocamız. Öyle candır. Başbuğ’umuz da öyle mesela, en yaşlı perişan oldu artık o kadar yaşlıydı. Var gücüyle hizmete devam ediyordu. Partinin başından hiç ayrılmadı. O halde bir insan evinden dışarı çıkamaz. Arabasında şehit oldu. Sürekli faaliyet halindeydi, sürekli gayret halindeydi. Muhsin Yazıcıoğlu şehidimiz, canımız, zaten bütün gençliği acıyla çileyle geçti. Siyaset hırsıyla mı o politikaya girdi? Siyaset için mi, Başbakan olmak için mi? Davasına hizmet etmek için. O bir mürşitti, tasavvuf mürşidiydi, alimdi. Büyük Birlik Partisi de bir tasavvuf ocağıdır. Oradaki o çocuklar, gençler, o koç yiğitler siyaset hırsıyla yanıp tutuşan insan değil ki. Dava hırsıyla yanıp tutuşan insanlar. Bunun bilinmesinde fayda var. Bu bilindikten sonra sorun yok.