DİDEM ÜRER: Hürriyet yazarı Hüseyin Yayman;“PKK sorununun çözümünde MHP’nin hükümete destek veren olumlu tavrının toplum üzerindeki etkisinin son derece önemli olduğunu ve MHP’nin başına Devlet Bahçeli gibi ırkçılıktan uzak tabanına sahip çıkan bir lider olmasının, ülke ve hükümet için büyük bir nimet olduğunu” belirtti. “Merhum Türkeş hayattayken kendisini ziyaret eden Leyla Zana ve ekibine yeğenlerinin Kürt olduğunu, Kürt ve Türk’ün kardeş olduğunu ve uzun uzun anlattığını ve Sayın Bahçeli’nin de bu dönemde merhum Türkeş gibi çözümden yana tavır alması gerektiğini” belirtti.

ADNAN OKTAR: O çözümden yana tavrı nasıl alsın? Ne yapması gerekiyor, onu söylesinler de anlayalım. PKK terörü bırakırsa, Devlet Bahçeli ne desin ona? Sayın Devlet Bahçeli “iyi” diyecektir, ne diyecektir bırakırsa? Ama onun hassas olduğu nokta, hepimizin hassas olduğu nokta bölünmenin bir şekilde bize kibar bir üslupla sunulmaya kalkılması. Yani “bölünme değil ama bölünmenin ağabeyi, değişik bir şey, hani bunu alır mısınız?” gibi bize sunulmasından tedirginiz. Yoksa başka konu yok. Bölünme olmadıktan sonra, adam teröre, anarşiye son veriyorsa, iyi-güzel, kimse ona bir şey demez. Sayın Devlet Bahçeli ne desin? Sayın Bahçeli’nin tedirgin olduğu şey, bir şekilde nezaketli bir üslupla, kibar bir üslupla, entel-dantel üslupla “bu bölünmeye benziyor ama sakın yanlış anlamayın, bunu da kabul edin. İşte size kızılcık şerbeti gibi bunu içirelim” gibi bir olaydan çekiniyor. Onun için de heyecanını gizlemiyor. Yani bu konudaki rahatsızlığını dile getiriyor. Sayın Bahçeli’nin tavrında bir şey yok. Böyle tavır koyan, bu şekilde tavır koyan büyük bir topluluğa ihtiyaç var. Büyük Birlik Partisi’nin de bu şekilde bir tavır koyması, güzel. Biz onu ta en başında söyledik, “kükresin” dedim Sayın Bahçeli, aylar önce söyledim “kükresin” diye, rica etmiştik. Aynı şekilde Büyük Birlik Partisi için de “çıkın ortaya” dedik “kükreyin” dedik. Bu hükümetin elini de güçlendirir, hem denge sağlar hem de milletin ümitlerini güçlü tutar. Öbür türlü bir boşluk hissine girebilir bazı kardeşlerimiz, bazı vatandaşlar. Yani “ne oluyoruz? Nereye gidiyoruz? Bir kötülük mü olacak? Yanlış bir şey mi olacak?” diye tedirgin oluyor. Tamam, biz Başbakanımıza güveniyoruz ama herkes o gücü, o iradeyi gösteremeyebilir. Herkes güvenecek diye bir şey yok ki Başbakan’a. Adam AK Partili değil, karşıt. Yahut bir başka kardeşimiz karşıt olabilir. Neden güvenme mecburiyeti, olsun. Güvenmeyebilir. Bizler güveniyoruz, güvenmeyebilir. Güvenmeyenlerin gönlünü rahatlatacak bir tavır bunlar. Bunda bir şey yok. Anormal bir şey olsa, söylerdik.

DİDEM ÜRER: Hocam, bu anayasa değişikliğinin yapılmasındaki başta olan kişi Ergun Özbudun, dün söylediğiniz gibi özerklik kelimesine çok hassasiyet oldu. O yüzden “özerklik değil de yetkileri artırılmış yerel yönetim ifadesini kullanın” demişler.

ADNAN OKTAR: Biz dikkatlice bakıyoruz, yani bölünme olmasın ne yapıyorsa yapılsın. Kimsenin bir şey dediği yok. Biz demokrasinin en fazlasının yaşanmasını istiyoruz. Derin, kaliteli bir demokrasi anlayışı olsun. Hatta dünyada olmayan bir demokrasi anlayışı olsun. Ama Türkiye’yi felakete götürecek bir yolu da kabul etmeyiz. Adamlar durup durup ikide bir aynı şeyi söylüyor; Türkiye işte 22’ye bölünsün, federatif devletler olsun. ABD gibi olsun, küçük küçük devletler olsun. Dalga mı geçiyorsunuz siz? Türkiye diye bir şey kalmaz öyle bir şeyde, mahvolur millet. Haritadan siliniriz. Öyle bir şeyde ne din kalır, ne iman kalır, ne Türklük kalır hiç bir şey kalmaz. Ne Türkiye kalır, mahvoluruz. Zaten küçük Türkiye, zaten küçük bir toprak parçası kaldı. Onu da parçalayalım diyorlar. Yani bu çok delice bir hareket olur. Büyüme esastır. Türkiye büyüsün, süratle büyüsün. İttihad-ı İslam’la konu neticelensin. Ama büyüklük hırsıyla değil. Hani “büyük ağabey” falan diyorlar ya, bizim büyük ağabeylik iddiamız yok. Hadimlik iddiamız var. Biz büyük kelimesini üzerimize almıyoruz. Bizim büyüklük iddiamız yok,Allah büyük, Allah’ın aciz bir kuluyuz ve hadimiz, Türk milleti olarak.Büyüklük iddiasıyla hiç bir zaman için ortay çıkmadık.

DİDEM ÜRER: Hocam, “bu tarz bir bölünmede bölünen yerler de zaten gücünü kaybeder” demiştiniz.

ADNAN OKTAR: Mahvolur Kürtler de mahvolur. Allah esirgesin “Karadeniz’i de ayıralım” diyor. Karadenizli kardeşlerimizi de mahvedecekler. Herkesi mahveder. “İç Anadolu’yu da ayıralım” diyor, orayı da mahvedersin, her yeri mahvedersin. Ne askeri gücü olur, ne şu olur, ne bu olur, ne milli bir güç olur. Ne din kalır, ne iman kalır, mahvolur millet, Allah esirgesin. Olmaz. İttihad-ı İslam’la her şey rahat olur, çok güzel olur, huzurlu olur. Zaten o yönde gelişecek ama bunları konuşmamız ibadet olarak gerekiyor.