DİDEM ÜRER: Son birkaç haftadan beri Ak Parti milletvekilleri ve devlet yetkilileri PKK’nın Marksist, Leninist bir yapılanma olduğunu vurgulayan açıklamalar yapmaya başladılar. Bugün de Ak Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu Kürt kökenli olduğu halde neden BDP’li siyaset yapmadığına dair bir soruya: “Ben hiçbir zaman Marksist, Leninist olmadım. Hiçbir zaman şiddet yanlısı olmadım. Ben kan bulaşmış hiçbir yerde siyaset yapmam” diye cevap verdi.
ADNAN OKTAR: Bildiğim kadarıyla seyyiddir, o. Koçyiğit maşaAllah, elhamdülillah. Ağzına diline sağlık. Kürt kardeşlerimiz o kadar mübarektirler ki, yani kardeşlerimizin çoğu tanımıyor. Güneydoğu’ya da insanlar gitmedikleri için. Çok çok yüksek ahlaka sahiptirler, çok asildirler, maşaAllah. Allah ömürlerini uzun etsin. Çok çile çektiler, çok ızdırap çektiler. İran’daki Kürt kardeşlerimizi de, Irak’takileri de, Suriye’dekileri de, Türkiye’dekileri de İttihad-ı İslam’ın sıcak bağrında en mutlu şekilde yaşatacağız, inşaAllah. PKK ne diyor? “Size çok büyük bir güzellik yapacağız biz” diyor. “Bir mutluluk vereceğiz ki hayretler içinde kalacaksınız” diyor. Ne yapacaksın, biliyor musun? Güneydoğu’yu işgal edeceksin, komünist şiddeti esas alan Proletarya diktatörlüğü kuracaksın, aileyi kaldıracaksın, genç kızlarımızın Kürt kardeşlerimizin ırzlarını namuslarını payimal edeceksin, hepsini askere alıp hepsini cani haline getireceksin, Allah esirgesin. Ve dehşet saçacaksın, hürriyetlerini ellerinden alacaksın, mutluluklarını, sevinçlerini, namuslarını, haysiyetlerini ellerinden alacaksın, mahvedeceksin onları. Dar bir alanda, dehşetin, savaşın, kanın içine sokacaksın. Komünizmin korkunç pençesini onların nurlu yüzlerine geçirmeye kalkacaksın. Söz bir, Allah bir, size müsaade etmeyeceğiz, inşaAllah. Asla ve kesinlikle. Yani onu unutsunlar. Kürt kardeşlerimiz de maşaAllah, bu eserlerden sonra çok uyandılar. Şimdi biz burada A9’da yayın yapıyoruz. Çok mütevazi bir görünüm var. Türkiye’de ana gündemiz biz. Yani dinlemeyen, etkimiz altına girmeyen hiç kimse yok. Büyük bir dikkatle izleniyoruz ve sözlerimiz doğru çünkü, samimi konuşuyoruz. Hiç uzatmıyoruz, demagoji de yapmıyoruz. Söylediğimiz hiçbir sözün aksini kimse iddia edip, ispat edemiyor. Ve Türkiye’de anket yapılıyor, diyorlar ki: “Mehdi devrine yetişeceğinize inanıyor musunuz? Mehdi devrinde yaşadığınıza inanıyor musunuz?” Dünyadaki en yüksek oran, Türkiye’de yüzde 65. Bizim çalışmamızın dışında bu yüzde 65 oluşur muydu? Yüzde 65 dünyadaki en yüksek oran. Sırf bizim çalışmamız. Modern gençler, genç kızlar, sanatçılar, şarkıcılar. Mesela bakıyorum, biraz konuştuktan sonra su gibi ezberden bildiklerini anlıyoruz konuları, su gibi, herkes biliyor.