Şuara Suresi, 45-66 Ayetlerinin Tefsiri

A9 TV 2013-12-07

Views 44

ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Şuara Suresi: 45-“Böylelikle Musa da asasını bırakıverdi, bir de (ne görsünler) o, uydurmakta olduklarını yutuveriyor.” Darwinizmin orada yıkılışı işte. Anlatılan bu. Allah yaratmayı gösteriyor, ani yaratmanın nasıl olduğunu gösteriyor. O zaman da, Hz. Musa (a.s) zamanında, Firavun devrinde Darwinizm geçerli. Ta Sümerlerden kalma, o devirden kalma bir inanç. İlk onu yıkıyor, Hz. Musa (a.s). Bu olayın akabinde, bak “anında” diyor. Samimi bir Müslüman hakkı gördüğünde hiç uzatmaz. Vardır ya bazı tipler; “biraz daha araştıracağım, inceleyeceğim, aklım yatmadı.” Yüksek samimi vicdanda anında karar olur. “Bak, “anında büyücüler secdeye kapandılar. İnanın en güzel ifade şekli. Fiili ifade şekli secde. Doğrudan secdeye kapandılar.

46-“Anında büyücüler secdeye kapandılar.”

47-“(Ve:) "Alemlerin Rabbine iman ettik" dediler.” İnsanlar da duysun diyorlar. İnsanlardan gizlenmiyor. İmanı gizlemeye gerek yok. İmanın insanlar tarafından duyulması bir berekettir, bir güzelliktir. “Alemlerin Rabbine iman ettik.” Çünkü başka iman eden varsa, o da açılır öyle bir şeyi duyduğunda, o da şevklenir. Ama bakın açıklık getiriyorlar. Alemlerin Rabbine iman ettik diyorlar ama şimdi bunlar nasıl iman diye düşünürler. O devirde birçok iman çeşitleri var, inanç çeşitleri var. İslam dışı iman çeşitleri var. Onun için, doğru olan iman çeşidini vurgulamak için; 48-"Musa'nın ve Harun'un Rabbine" diyorlar. Şerh ediyorlar,açıklık getiriyorlar. O zaman hakiki iman olduğu anlaşılmış oluyor. Çünkü öbür türlü adam kendi kafasına göre bir iman çeşidi geliştirmiş olabilir. Ama “Musa’nın ve Harun’un Rabbine iman ettik” deyince, onun anlattığı şeriata göre, o devirdeki hak olan şeriata göre iman ettik diyor. O anlamda.

49-(Firavun) Dedi ki: ‘Ona, ben size izin vermeden önce mi inandınız?’” Bütün diktatörlüklerde halkın inancını, devlet belirler. Resmi bir ideoloji olur, halka dayatırlar. Halk neye inanacağını devletten öğrenir. Doğrusu budur der devlet, dayatma tarzında. Halkın kendi samimi inancı devlet için önemli değildir. Deccal rejimlerinde böyledir, dayatma vardır. “Bizim dediğimiz gibi inanacaksınız” der. Mesela Faşizmde öyledir, ikinci bir inanç yoktur. Adam “doğru inanç bu” diyor. “Kabul etmezsem ne olur” diyorsun. “Öldürürüm” diyor. Komünizmde nasıl? Dayatma vardır. İkinci bir inanç şekli kabul etmez komünizm. Bakın; “Dedi ki: Ben size izin vermeden önce mi inandınız?” Ancak benim izin verdiğim kadarıyla, benim yönlendirdiğim kadar iman edebilirsiniz diyor. “Şüphesiz, o, size büyüyü öğreten büyüğünüzdür.” Deccal, rejimleri hep Müslümanlarla mücadele ederken, böyle ahlaksızca ve kahpece yöntemlere başvurur. Böyle küçük düşürmeye yönelik yöntemler bulur. İşte, büyücü, deli, dolandırıcı, sahteci, cinsel çıkarları var gibi küçük düşürücü halkın gözünde önemli olan psikolojik harp yöntemlerini kullanır. Bu alçak da orada onu yapıyor. Bak; “Gerçek şu ki” diyor bak. Gerçek bir şey söylüyormuş gibi, gerçek varmış gibi halkı kandırmak için gerçekmiş gibi göstermeye önem verdiklerini de gösteriyor bu. Yalan olduğunu hissetmemeleri için “gerçek şu ki” diyor. Çünkü yalancı olduğu için başlangıçta telkin yapıyor ki, yalancı olduğu anlaşılmasın. Önden insanlar yatışsın. “Şüphesiz, o, size büyüyü öğreten büyüğünüzdür.” Sizin de sapkın yola girmenizin sebebi, o da size büyüyü öğretti, siz de büyüyü öğrendiğiniz için hatalısınız. Sizin suçunuz ikinci dereceden anlamında bu ifadesi, birinci derecen büyüyü yapan o. Mesela Müslümanlarda da, “asıl baş o” derler. “O başı ezersen öbürleri zaten düzelir” derler. Müslümanlarla mücadele hep böyle olmuştur. “.öyleyse yakında bileceksiniz.” Bak hemen tehdide geçiyor. Deccal rejimlerinin ünlü yöntemi tehdittir. Alçakça tehdit ederler, şunu yapacağız, bunu yapacağız. “Şüphesiz ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim” tam psikopatça bir ifade. Yani fikirden dolayı adamların elini ve ayağını çaprazlama kestiriyor. Ve arkasından, “ve sizin hepinizi gerçekten asıp-sallandıracağım." Bir de idam edeceğim diyor arkasından. Deccal rejimlerinde işkence ve şiddetin boyutunu Allah burada gösteriyor. Eğer kendi fikrine inanmazsa, kendi inancını kabul etmezse rejim, deccal rejimleri, şiddetli işkence, çok acımasız işkence ve cinayet. Deccal rejimlerinin özelliğini Allah anlatmış oluyor.

Onlar da diyor ki; 50-"’Hiç zararı yok’ dediler.” Delikanlıca bir cevap. Hiç etkilenmedik diyorlar. Bu, deccal rejimlerini çok sarsan bir ifade şeklidir Müslümanlarda. “Hiç zararı yok.” Adam bayağı propaganda yapıyor, korkutacağım zannediyor. Onlar artık korkudan felç olduklarını zannederken, çok sükseli konuşma yapıp onları dümdüz et

Share This Video


Download

  
Report form