Kudüs bir şehir, üç din. Burada gökyüzü ve toprak ince bir çizgi ile ayrılmış durumda. Tıpkı birçok sınır gibi. Şehrin batı kısmında İsrailliler yaşamakta. Filistinliler ise doğu tarafında.
Kudüs 3 büyük dinin kutsal şehri. Burada her dinden kişiyi görmek mümkün. Fakat bir arada yaşamak hiç de kolay değil. Yani Kudüs’teki dengeyi bulmak zor ama kırmak çok kolay.
4000 yıldır mücadele edilen bir şehir için yapılan barış görüşmeleri de bu sebeple oldukça zorlu geçiyor.
Biz de Sosyolog Gideon Aran’a bir arada yaşamanın neden bu kadar zor olduğunu sorduk.
“Aslında bölünme, çatışma sadece dini değil. Lütfen şunu unutmayın, tüm bu gerginlik, siyasi ve dini çatışmalar, devletler tarafından empoze edilir. Bu sorunları çözmek çok zor ve çok acı verici olabiliyor.”
İsrail’deki din temelli çatışmalar yaklaşık dört yıl önce gelişti. Radikal Yahudiler, Filistinlilerin zeytin ağaçlarını parçaladı. Arabalarını yaktı. Mezarları, evleri ve camileri saldırganlar tarafından tahrip edildi. Bu sırada Papa’nın ziyareti öncesinde de saldırılar giderek Hristiyan tapınaklarını hedef aldı.
Sosyolog Gideon Aran:
“Bu grup temelde holigan bir grup, Hristiyan ve Müslümanlar arasında rastgele hedeflerini seçiyor. Yahudi devleti ve liderleri utandırmak ise onların başlıca hedeflerinden. Bu nedenle planlı hareket etmiyor, rastgele saldırılar yapıyorlar.”
İsrail güvenliği tüm bu saldırılarla başa çıkabilmek için özel bir birim kurmuş, fakat şimdiye kadar belirgin bir sonuç elde edilememiş. Çok az sayıda tutuklama yapılabilmiş. Holigan saldırıların sayısı ise iki yıl içinde çok büyük artış göstermiş.
“Kudüs’teki kutsal değerlerin çok önemli olduğunu söyleyen İsrailli şair Yehuda Amihai “Her şey yeni bir dinin başlangıcı olabilir “ diye yazmış. İnsanlığın büyük kısmı için burası üç kez kutsal. Fakat yine de barış için yeterli olamıyor. “