İMC TV programcılarından tarihçi Namık K. Dinç koordinatörlüğünde yapılan “1915 Diyarbakır; Kürtler” adlı sözlü tarih projesinde alan çalışması tamamlandı. Yapılan çalışmalarla ilgili olarak İsmail Beşikçi Vakfında bir panel düzenlendi. Panelde konuşan Namık K. Dinç Kürtlerin ermeni soykırımına ilişkin artık daha öz eleştirel bir konumda olduğunu söyledi.
Üç bölüm olarak yapılan panelin ilk bölümünde Avukat Erdal Doğan, “Hukuk ve Ermeni Soykırımı” başlıklı bir konuşma yaptı.
Doğan, “Türkiye nüfusunun en az yüzde 30′nu oluşturan Hristiyan halklar, Rumlar Ermeniler yokmuş gibi bahsettiğimiz için, onlarınhukukları da olmuyor” dedi
Panelin ikinci bölümünde konuşan Osman Kavala ise ” Sivil Toplum ve Ermeni Soykırımı” konusunda konuştu.
Ermeni Diasporasının, 1915′teki soykırımla verdiği mücadele sayesinde soykırımından sonra bir dağılma olmuş. höç ettirilen ve hayatta kalan Ermeniler dünyanın çeşitli yerlerine dağılmışlar ve Diaspora denilen, Kavram ortaya çıkmış. Bunların önemli bir kısmı Ermeni kimliklerini taşıyarak, zaman zaman Ortadoğu’da şiddete başvuran eylemler yapılmış da olsa genel olarak, barışçıl bir biçimde ama hukuken, hukuki yollardan haklarını aramak için çeşitli uluslararası kampanyalar yürütmüşler. Şu anda da yürütüyorlar. Bunlar da başarılı. Yani Türkiye dışında bir Ermeni antitezi, Ermeni varlığı,türkiye’ye karşı soykırımı tanıtma kampanyaları ile aktif bir mücadele vermekte. Bu da ister istemez, meseleyi sadece içsel bir mesele olmaktan çıkartıyor, Türkiye ve Türkiye dışındaki Ermenilerin de içinde olduğu katıldığı bir sorun haline getiriyor.
“1915 Diyarbekir: Kürtler” adlı sözlü tarih projesinin alan çalışması süresince edindikleri izlenimleri aktaran Namık Kemal Dinç Kürtler’de, 1915′te Ermenilerin yaşadıkları acıları anlatma konusunda büyük bir anlatma isteği olduğunu söyledi.
Dinç, sözlerini şöyle sürdürdü, “Bu haleti ruhiyenin bugün yaşadıklarıyla ilgili olduğunu düşünüyorum ben. Bugün Kürtler, mağdur bir konumda, Kürtler 30 yıldır gerçekten büyük acılar çekiyor ve buna karşı direnen bir halk konumundadır. Kendi özgürlüğünü istiyor esaret karşı mücadele ediyor. Burdan baktığımızda aslında geçmişte Ermenilere yapılanların bu anlamda hafızası da tekrar açığa çıkıyor. Bugün, geçmişe dönük daha bir empatiyle yaklaştıklarını daha özeleştirel bir tutum içinde olduklarını gördük”