Görünmeyen Dünya - 5

A9 TV 2016-12-29

Views 35

GÖRÜNMEYEN DÜNYA- 5

 

       Dünya üzerinde hiç kimse çevresindeki her şeyi tam anlamıyla gördüğünü iddia edemez. Gözümüz ne bir elektron mikroskobu gücünde, ne de dev bir teleskop kadar uzağı görebilir. Tüm insanlara özgü belirli bir algı sınırımız var. Biz sadece bu sınır içerisinde gerçekleşenleri görebiliriz. Hatta gözümüzü kırparken bile çok şey gözümüzün önünden kaçar. Bazı olaylar çok hızlı gerçekleşir, bazıları ise çok yavaş... Her şeyi görmemiz, her görüntüyü yakalamamız mümkün değil...

 

Göremediklerimizde de en az gördüklerimiz kadar hatta çok daha büyük olağanüstü olaylar olur. Göremediğimiz dünyanın bir kısmını belirli teknolojik araçlar sayesinde öğrenebiliriz. Mikroskoplar görüntüleri binlerce kez büyüterek bize hiç göremeyeceğimiz dünyaların kapılarını aralarlar. Şimdi biraz mikroskoplardan ve bu önemli buluşun tarihsel gelişiminden bahsedelim.

 

MİKRO DÜNYAYI BİZE TANITAN  MİKROSKOPLAR

       Bilimde ilerleme kaydedebilmek  ve kayda değer sonuçlar elde edebilmek için her zaman önce çok küçük boyutlardaki şeylerle çalışmanız gerekir. Bunun için geliştirilen en hayati buluşlardan birisi de ışık mikroskobudur.

Mikroskopta bütün görüntü incelenen örnekten çıkan ve göze giren ışık ışınları olarak oluşur. Mikroskop ışık ışınlarının yolunu değiştirerek gözün ışınların çok daha büyük bir şeyden geldiğini sanmasını sağlar. Gözümüzü incelenen nesnenin büyük olduğuna inandırır. Bu, aslında tam anlamıyla bir illüzyondur.

       Eğer mikroskoplar olmasaydı, çocuk felci için aşı bulunamayacak, mikroçipler keşfedilemeyecek, hatta ışığın temel özellikleri ya da hücrenin varlığı ve detayları bile bilinmeyecekti. Tüm bunlar yüzlerce yıldır kullanılan bir teknoloji sayesinde keşfedildi. Teleskoptan yola çıkarak... İzliyoruz....

 

Mikroskopların Tarihi

       Mikroskop dediğimiz zaman tarih sayfalarında 1590’lı yıllara kadar geri gitmemiz gerekiyor. O yıllarda Hollandalı bilim adamı Zacharias Janssen gözlük camı üretimi ile geçimini sağlıyordu. Kendi yaşadığı dönemden çok önce keşfedilmiş olan teleskobu onarmak için yaptığı çalışmaları sırasında aklına ilginç fikir geldi. Teleskobundaki, uzak cisimleri görmeyi sağlayan bir ucunda konkav diğer ucunda konveks lensler bulunan yapıya, iki adet neredeyse yuvarlak lens takılırsa ne olur diye düşündü. Ve bu tersine çevrilmiş teleskop küçük cisimleri 10 kat büyütmeyi sağladı. Böylece mikroskopun ilk temelleri atıldı.

       Ancak bu görüntüyü büyütme miktarı bilimsel araştırmalar için yeterli değildi. Bugünkü mikroskobun ana prensiplerini ise 17. asırda Hollandalı Anton van Leeuwenhoek ve İngiliz Robert Hooke bulmuşlardır. Jansenn’den 70 yıl sonra Robert Hooke kendi tasarımı olan ve cisimleri 270 kez büyüterek incelemesini sağlayan el yapımı mikroskobu ile dünyayı araştırmaya başladı. 

       Elde edilen her yeni bilgi bilim dünyası için çok büyük önem taşıyordu ve mikroskop birden bilimin merkezine oturdu. Böylece insanlar için bir çok bilinmeyenin keşfedileceği yeni bir dönem başladı. Bilim adamları ilk defa sineklerin gözlerini, kuş tüylerinin yapısını ve kara mantarların ince kesitlerini incelediler. Leeuwenhoek yağmur suyunda bakteriler bulunduğunu, insan tükürüğünde canlılar olduğunu ortaya koydu. Bu canlılara mikroskobik canlılar adını verdi. Robert Hooke ise cisimlerin içerisinde gördüğü en küçük yapıları hücre olarak isimlendirdi. Bir damla suyun içinde bildiklerinden bambaşka dünyalar olduğunu ilk defa öğrendiler. İlerleyen bilim ve zaman bu dünyaların tahmin edilenden daha kompleks olduğunu ortaya koyacaktı...

Bu keşiften sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı ve her yeni nesilde daha keskin, daha net, daha güçlü gö

Share This Video


Download

  
Report form