Mezarlığımızı Aldınız, Parkımızı Alamayacaksınız
Pera semtine Ermenilerin yerleşmesi 16. yüzyılda başlamıştır. Galata Ermenileri, cenazelerini, semtte bulunan Surp Sarkis ve Surp Krikor Lusavoriç kiliselerinin çevresinde ya da sur içerisindeki açık arazide defnetmişlerdir. İstanbul'da 1560′ta çıkan büyük veba salgınının yayılmaması için şehir sınırları içinde defin yapılması yasaklanır; Ermenilere de, ölülerini defnetmeleri için, bugünkü Surp Agop Ermeni Katolik Hastanesi'nin karşısında bulunan arazi tahsis edilir.1
Bu arazi, Kanuni Sultan Süleyman'ın aşçısı Vanlı Manuk Karaseferyan sayesinde Ermeni toplumunun mülkü haline gelmiştir. Anlatıya göre, Sultan Süleyman'ın Buda'yı işgal etmesi üzerine Almanlar onu zehirlemeyi planlar ve bu işi Manuk'tan isterler. Manuk bunu reddeder ve Sultan'a durumu anlatır. Sultan, komployu açığa çıkardığı için onu ödüllendirmek isteyince, Manuk, İstanbul Ermenilerine bir mezarlık tahsis edilmesini talep eder. Sultan da Pangaltı semtinde bulunan araziyi Ermeni toplumuna hediye eder. Hocaköylü Mikael adlı birine ait, 1551 tarihli mezar taşında yer alan bilgiler de, mezarlığın ya 1551′de ya da biraz öncesinde açıldığına işaret etmektedir. Tuğlacı'nın aktardığına göre, Patriklik arşivinde mezarlığa ait Haziran-Temmuz 1781 tarihli tapunun bir örneği bulunmaktadır.2
1853-1858 yılları arasında, çevresi duvarla çevrilen ve onarımdan geçirilen mezarlığın kapısına, 1856′da, Dr. Isdepan Paşa Aslanyan'ın yazdığı Ermenice bir kitabe asılır. Bu kitabe, şu an Galata'daki Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi'nin avlusundadır. 1865′te, İstanbul'da çıkan kolera salgınının yayılmasını engellemek amacıyla, yerleşim merkezlerine yakın mezarlıklara cenaze defnedilmesi yasaklanır; 23 Temmuz 1865 tarihinde de, Pangaltı Surp Hagop Ermeni Mezarlığı'nda cenaze defin işlemleri son bulur. Ermeniler bu tarihten sonra cenazelerini Şişli Ermeni Mezarlığı'nda defnetmeye başlarlar.