Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun ve bu hikayelerden çok önce, Havva ile Adem. Bizim hikayemiz de onlarla başlamaktadır. Geleceğin Âdem’i, şimdilerin İrlandalı Adam’ı ile Türk kızı Havva’nın imkanlı kılmaya çalıştıkları aşk hikayesiyle…
Adam ile Havva, ayrı dünyaların insanlarıdır. Biri İrlandalı Katolik bir papazın oğlu; diğeri geleneklerine bağlı Müslüman ve Türk bir ailenin kızıdır. Hayat, onları birbirinden çok uzak iki yörüngeye yerleştirmişse de kader, onları bir araya getirir. Çünkü İrlanda ekonomik bunalımdayken onlara yardımı Osmanlı padişahı yaptığı için Adam’ın papaz olan babası William, birçok Drogedalı gibi bir Türkiye hayranıdır ve hatta yıllar önce tatil için geldiği Marmaris’e de hayran kalır ve oraya yerleşir. Üniversitede araştırma görevlisi olarak çalışan Adam, Havva’yı görür görmez aşık olmuştur.
Havva da ilk defa kalbini eriten bu duyguya kayıtsız kalmamış, var oluşundan beri aradığı diğer yarısını sonunda bulmuştur. Adam Havva’ya evlenme teklif eder fakat Havva’nın kalbi istese de dudakları babası Hacı Hünkar’dan ötürü hayır diyecektir çünkü Adam ne Türk ne de Müslüman’dır. Adam aşkı için din değiştirmeyi göze alsa bile Havva’nın babası Hacı Hünkar, kız kardeşleri ve eşleri bu işin olmaması için elinden geleni yapacaklardır. Tüm imkanlarını Havva okusun ve profesör olsun diye döken Hünkâr’ın gelecek planlarında hiç mi hiç Havva’ya bir damat adayı bulmak yoktur.
Havva gözünü karartarak babasının karşısına çıkıp bir İrlandalıya aşık olduğunu söylediğinde korktuğu şey başına gelmiş olur. İki aşık, aşklarını ailelerine kabul ettirmek için her yolu denerler. Adam’ın ailesi de iki aşığa açılan savaşta yadsınamayacak bir cephedir. Havva ile Adam, aşklarına kör olan gözleri ve sağır olan kulakları elbet bir gün açacaktır. Yani onlar buna inanmaktadır…