Küçük bir Anadolu kasabasındaki Anayurt Oteli'nin yalnızlıktan kurtulamayan otel katibi Zebercet (Macit Koper), birbirine benzeyen sıradan olaylar içinde iç dünyasındaki fırtınaları dizginlemeye çalışan biridir. Günün birinde, bir gece vakti Ankara Treni ile gelen güzel ve gizemli bir kadının (Şahika Tekand) her zamanki müşterilerin arasına katılması onun tekdüze yaşamını hareketlendirir. Zebercet, gelişinin ertesi gününde, bir hafta sonra geri geleceğini söyleyip otelden ayrılan bu kadın müşterisini takıntı haline getirince bu meçhul kadın, ister bir anı ister hayalet olsun, Zebercet’e ve otele musallat olur. Zebercet kadının odasını aynı şekilde korur, her gün o odaya giderek kadınla yaptığı konuşmaları defalarca tekrar eder. O odada herhangi bir şey değişirse kadının bir daha geri gelemeyeceğinden korkar. Sabahları oteldeki müşterileri uyandırdıktan sonra, o odaya uğrayıp sanki kadın içerdeymişçesine kapıyı tıklayıp onu uyandırmaya çalışır; onun içeriden kendisine seslendiğini hayal eder.
Zebercet bu ezici yalnızlığını filmler, horoz dövüşleri ve hizmetçisi Zeynep'e (Serra Yılmaz) sarkıntılık yaparak hafifletmeye çabalar. Meçhul kadınla tek bir geceye sığan tanışma, onun beklentisini günler boyu Ankara treninin gelişine bağlar. Ama beklenen gizemli kadın hiçbir zaman gelmez. Yalnızlıkla örtüşen duygusal açlığı, temizlikçi kadının odasında cinsel bir saldırıya dönüşür ve kadını boğar, ardından otelin kedisi Karamık'ı da öldürür. Zebercet zaman içinde her şeye yabancılaşır, oteli kapatır ve görünüşte tekdüze fakat iç dünyası gelgitli bir hayat yaşamaya başlar. İç dünyasındaki fırtınalara, özlemlerine ve yalnızlığına çare bulamayınca kendini asmayı planlamaya başlar ve anlamını yitirmeye başlayan yaşamı hazin bir sona doğru sürüklenir.