Yekta Kopan’ın Can Yayınları’ndan yayımlanan Belki Yaz Erken Gelir, beklemekle ilgili bildiğiniz, rahatsız ve çaresiz bırakan “o” duygunun altını çizen, bazen de üzerine kocaman bir soru işareti koyan bir öykü kitabı. Hayatın "belki" dediğimiz tüm o ihtimalleriyle yüzleştiğimiz, huzurun peşinde koşarken elimizde kalan anılarla barışmaya çalıştığımız bir yolculuk. Kopan’ın kitabını okurken yalnızca öykülerin değil, Cambaz adlı kedinin ironik ama bir o kadar da sevgi dolu sözlerinin arasında buluyorsunuz kendinizi: “Yaraların kabuk bağlamaz belki ama korkma, onları nasıl saracağını öğrenirsin.”Cambaz, öykünün içinde bir kedi olmaktan çıkıp, hayatın acımasız mizahını bize hatırlatan bir bilgeye dönüşüyor adeta.
Öyküler, sadece bekleyişle değil, küçük detaylarla sizi güldürüp düşündüren anlarla da dolu. Fazıl Say’ın sahne öncesi volta atışlarından Cambaz’ın “evin abisi” olarak her şeyi eleştiren tavrına kadar, her öyküde hayatın minik sırları var. Özellikle Lanet, Askılar ve Belki’de. Yekta Kopan, büyük meseleleri incelikle anlatırken okuru hem düşündürüyor hem de hafiften gülümsetiyor.
Yekta Kopan ile T24 ofisinde buluştuk ve Belki Yaz Erken Gelir kitabı üzerinden toplumsal ve bireysel anlamda beklemek olgusunu, huzuru, adaleti, özgürce kahkaha atabileceğimiz bir geleceği beklemenin ne anlama geldiğini konuştuk.
Söyleşi: Ebru D. Dedeoğlu